Yerli Oto Hakkında Düşünceler-1

Uncategorized

Alman almaz, amerikalı almaz, japon almaz, arap amerikana biner, fransız zaten almaz. O halde yerli ve milli otomobili kim alacak? Hedef pazar üçüncü dünya ülkeleri ise katma değeri düşük-ucuz otomobil üretmenin bir gereği var mı?

Gelişmiş ülkeler neden Türk malı bir otomobil almazlar bunun sebepleri ayrı bir yazı konusu olabilir: Marka olmanın güçlüğü, yabancıların bize olan sosyo-politik bakış açısı, milliyetçilik damarları,  sosyo-kültürel etmenler vs..

O halde potansiyel pazar olarak geriye bir tek iç piyasa kalıyor. İç müşterinin profiline bakalım: İç müşteri otomobilde “marka prestiji” arar. İkinci el olsun siyah A6 ya da cc olsun (marka adı yazmadım ama siz anladınız). Borca harca girer, tarla satar yeter ki trafikte sosyal statüsünü bir tık yukarı taşıyabileceği bir marka olsun.

Deposunu dahi dolduramadığı prestijli arabasına genel olarak güneş battıktan sonra gizlice LPG alır ki prestijine halel gelmesin. Arkasında AMG yazan çift egzos çıkışı agresif görünüşlü  araba gerçekte standart bir 1600 cc yani “doğan görünümlü şahindir” çoğunca.

Trafikte bakın bütün araçlar modifiyeli (gibi)  AMG’ler M power’lar. Öyle ki sanki standart araba yok;  hepsi olabilecek en üst donanımda ve güçte (güya). Yapıştır bir sticker/amblem prestijin artsın.

Böyle bir tüketici profilinin yerli ve milli arabamızı tercih etmesi zor görünüyor. (Demek ki bir fizibilite yaparken sosyo-kültürel ve psiko-sosyal etmelere de bakmamız lazım)

O halde iç pazarda alıcı olarak geriye bir tek devlet daireleri kalıyor.

Devlet daireleri için araba üretmekle, zamanında DMO’nun devlet için kağıt, kalem ve mobilya üretmesi arasında hiçbir fark yok. Devletin üretime girmemesi gerektiği konusunda ise – bazı stratejik sektörler hariç – bol miktarda  (kötü) tecrübemiz olduğu ise aşikar.

Bir yatırıma karar vermeden evvel fizibilite (fayda/maliyet analizi) yapılır ve en kötü senaryolar dahil çeşitli senaryolara göre yatırım kritik edilir; ve korkmadan bol bol da aykırı&asimetrik sorular sorulur.

Yazının ilk paragrafı da olası kötü senaryolardan birisi düşünülerek yazılmıştır. Satamadıktan sonra dünyanın en iyi arabasını yapmanın da bir değeri yok çünkü. Şimdi sağlıklı karar vermek için birkaç soru üretelim:

En başta sorulması gereken 1. Soru şu: “yerli ve milli bir sanayi politikamız var mıdır? varsa nedir ?”

Daha geçen ay VW Manisa’da fabrika kuracak diye sevinmiştik. Hem yerli ve milli araba üretmeye çalışmak ve hem de yabancı bir “rakibin” ülkemizde yatırım yapmak üzere gelmesine sevinmek tezat gibi duruyor. En azından bu durum bir Avrupa ülkesinde böyle algılanırdı.

Yabancı yatırıma karşı devlet yönetimimizin gösterdiği bu sevinci “yerli ve milli sanayi politikamız” ile nasıl açıklayabiliriz ?

Soru 2: Yerli ve milli bir sanayi politikamız varsa neden ve nasıl oluyor tüm Bakanlıklar’da -Türkiye’de üretim yapan markalar dururken – ülkemizde üretim yapmayan otomobil markaları tercih ediliyor ?

(Nihayetinde bu markalar da yerli değiller ama ülkemizde istihdam sağlıyor ve katma değer üretiyorlar.)

Ülkemizde yatırımı olan Renault, Fiat, Honda, Hyundai, Toyota ve Ford yerine hala kamuda  – ülkemizde üretim yapmayan – Audi, vw passat vs.. Alman arabaları  tercih ediliyor.

Soru 3: Saab ve Volvo çok değil birkaç yıl evvel satıldığında (Çinliler ve Hintliler talip olmuştu)  bu markalardan biri alınamaz mıydı? Yerli ve milli bir marka ile bu markaların marka değerlerine ulaşmak kaç yılımızı alacak acaba ?(bu markaların değerlerine ulaşılabilir mi o da ayrı konu)

Sonuç: Binek araba üretmek kolay fakat satmak zor görüyor. Dünya genelinde de dev otomotiv firmalarının birleşmeye gitme sebeplerinden birisi de bu.

Tüketiciye hitap eden binek araba yerine yavaş yavaş uzmanlaşmaya başladığımız askeri ve zırhlı araçlara,  katma değer üreten  lojistik araçlara (kamyon, minibus vs..), iş makinası ve tarım araçları üretimlerine  odaklanmak daha doğru bir yaklaşım gibi geliyor bana. “Tüketim” için binek araba değil “üretim” için iş ve tarım makinası, ticari araç ve askeri araç üretmeye odaklanmak stratejik bir karar olacaktır. 

(Yerli ve milli otomotiv sektöründen bahsederken öte yandan  Askam’ın (şu kırmızı AS 600-AS 900 serisi Doç kamyon ve kamyonetleri üreten firma ki ülke kalkınmasını 10 yıllar boyunca bu marka sırtlamıştır) ve Uzel’in (Türk tarımını sırtlayan traktör fabrikasıdır) batmasına neden seyirci kalındığı ve müdahale edilmediği soruları da akla geliyor.)

Bir endüstri mühendisi olarak yerli otomobil üretmek bana heyecan veriyor. Fakat; endüstri tarihi – doğru fizibilite yapılmadan – heyecanla başlanmış; fakat başarısız olmuş örneklerle dolu.

Milli menfaatler gereği, bugün tanıtımı yapılacak olan yerli ve milli binek otomobil konusunda yanılmış olmayı dilerim. 27-12-2019